Doktorlar ve gazeteciler susmalı mı?
Demokrasi tahammül etme sanatıdır diyorlar acaba öyle mi? Başbakana ısmarlama soru sormak zorunda bırakılan gazetecilerle doktorların yaşadığı sorunlar bakın nasıl benzeşiyor? Gazetecilik soru sorma sanatıdır. Gazetecinin niteliği de sorduğu sorudan anlaşılır. Bir türlü bitip tükenmek bilmeyen laf kalabalıklarından yakınanlar sözüm size de. Özellikle TV'lerde gözlerini süzerek, ağzını büzerek nasıl bir yöne akacağı belli olmayan konuşmalarla siyasetçilere yalnızca istedikleri ve sevdikleri konuları anlatma şansını yaratanların gazeteci olmadığını her gazeteci bilir ve eleştirir. Peki her gazeteci istediği gibi rahat bir biçimde sorusunu sorabilir mi? Bu sorunun yanıtı bana göre artık "hayır". Neden mi? Soru sormanın giderek bir kahramanlık hikayesine dönüştüğü dönemleri yaşıyoruz. Gazeteciler için soru sormak, "Senin müdürün kim, gazeten hangisi? Nasıl bu soruyu soruyorsun, cesareti nereden alıyorsun?" tepkilerini peşin peşin göğüslemek, işsiz kalmayı göze almak anlamına geliyor. Patronunun göze alamadığı tepkiyi gazetecinin nasıl alacağı ise ayrı bir tartışma konusunu oluşturuyor. Son haftalardan da Başbakana yalnızca önceden kontrol edilmiş ısmarlama soru sorulabildiğini, meslektaşlarımızın tepkisinden hatırlayacaksınız.
Hekim Hakları Derneği'nin 2 Ocak Pazar günü düzenlediği Sıkıştırılmış Hekimlik konulu toplantısı benim "Sıkıştırılmış Gazetecilik"le ilgili duygularımı depreştirdi. Hekimler kışkırtılmış hasta, sindirilmiş hekim sendromundan bahsettiler. Hatta sağlık çalışanlarının sistemin kölesi haline getirildiğinden bile yakındılar. Kamuda en ufak bir şikayette yöneticilerin görevden alındığı, haklı olsalar bile savunmalarına şans verilmediği, yaklaşan seçim nedeniyle hekimlerin sürekli aşağılanarak oy toplanmaya çalışıldığı ileri sürüldü.
Toplantının söylemi bana tabip odalarının toplantılarını hatırlattı. Siyasi görüş ve söylem farklı olsa da konuşulan konular ortaktı. Tabip odası emek sömürüsü derken, Hekim Hakları Derneği toplantısındaki hekimler "hak yememek" diyordu. Kendilerinin hastanın cebinden elini çekmeyen kişiler olarak gösterilmesinden de müthiş bir rahatsızlık duyuyorlardı.
Hekim Hakları Derneği'nin toplantısında hekimlerin konuşması bana iyi geldi. Aynen nadir de olsa gazetecilerin soru sorabildiği toplantı ya da programlarda olduğu gibi.
Sibel Güneş